31 Mart 2009 Salı

"Korku Kültürü" Hakkında

Doğan Cüceloğlu'yla çok küçük yaşlarda bir tv kanalını izlerken tanışmıştım.. Anlatımı o kadar açık ve sıcaktı ki sanki karşımda gözlerimin içine bakarak benimle konuşuyordu..
Daha sonraki yıllarda her kitapçının önünden geçtiğimde içeri girer herhangi bir kitabından bir kaç sayfa okuduktan sonra yoluma devam ederdim.. Bende bir çok kitabı mevcut, çok faydalı olduğunu düşünüyorum ve özümseyerek okuyorum..
Doğan Cüceloğlu, kırktan fazla bilimsel makalesi yayınlanan bir psikolog ve çeşitli topluluklara bilimsel psikoloji çerçevesinde gelişim seminerleri sunan bir iletişim psikolojsi uzmanıdır. Çok sayıdaki kişisel gelişim kitabı ile Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını inceler.İşte "Korku Kültürü" adlı kitabı hakkındaki yazısı....


Yavuz Durmuş birlikte seminer verdiğim, sürekli kendini geliştiren bir arkadaşım. Geçenlerde iki günlük bir semineri birlikte yürüttük. Bu tür çalışmalarda ben konunun soyut, kavramsal yapısından söz ederim, Yavuz bu kavramsal yapıyı yaşatacak uygulamalar yaptırır; onun uzmanlık alanı “yaşayarak öğrenme.”
İkinci günün sabahı Yavuz semineri başlattı; kırk kişilik gurubu bir çember şeklinde oturttuktan sonra katılımcılara şu görevi verdi: “Dün öğrendiğiniz kavramları bir öykü oluşturarak gözden geçireceğiz. İlk arkadaş, diyerek söze başlayacak, diğeri onun kaldığı yerden devam edecek ve her arkadaş öykünün kendi bölümünde dün öğrendiği bir kavramı dile getirecek.”Herkes ne yapılacağını anladıktan sonra uygulama başladı.
İlk konuşan, “Bir gün hava yağmurlu iken bir seminere geldim, - - - “ dedi ve ikinci kişiye pas attı. İkinci kişi, “bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu - - - -“ dedi ve üçüncü kişiye pas attı. Üçüncü kişi, “seminere gelenler sırılsıklam olmuşlardı - - - - -“ dedi ve dördüncü kişiye pas attı.Yavuz bu üç kişiden hiçbirinin seminerdeki herhangi bir kavramı dile getirmediğinin farkında olarak, “öyküye dün seminerde öğrendiğiniz kavramları yedireceksiniz, esas göreviniz bu,” diyerek hatırlattı.Dördüncü kişi, “dün seminerde şu kavramları öğrendik,” diyerek kavramları sıralamaya başladı ve bir süre sonra diğer katılımcılar, “hepsini söyleme bize de kalsın,” diyerek itiraz ettiler; bayağı rahatsız oldukları belliydi.Beşinci kişi ve daha sonrakiler, öykü anlatmadılar, sadece bir gün önceki seminerden akıllarında kalan bir ya da iki kavramı söylemeye başladılar. Böylece tüm grup kavramları dile getirdi.Grup bu uygulamayı bitirdikten sonra Yavuz şu gözlemleri yaptı:
- Hepiniz üniversite mezunusunuz ve eğitim alanında görev yapıyorsunuz;
- Benim verdiğim yönergeyi herkes anlamış göründü; hiç kimse yönergeyle ilgili bir soru sormadı;
- Bu uygulamanın temelinde oyuncu tavrı yatar; oyuncu tavrı bir yaşam felsefesidir ve oyun oynarken çok ciddi kavramları dile getirebilmeyi ve oyuncu tavrını bırakmadan eğitime devam edebilmeyi gerektirir;
- İlk üç kişi öykü anlattı ama içi boştu; size bir eğitim görevi verilmişti ve öykünün içine bu kavramları yedirmeniz gerekiyordu; bu yapılmadı, içi boş cümleler yer aldı;
- Dördüncü kişi, benim uyarımı alınca oyunculuk tavrında süratle çıktı ve bildiğimiz klasik ezberci eğitim tavrı içinde bir liste oluşturmaya başladı;
- Dördüncü kişi bu listeyi ezberci bir tavır içinde oluştururken diğerlerinin de birer kavram söyleyeceğini, sistemin tümünü göz önüne alarak, kendine yalnız bir kavram düştüğünün bilinci içinde konuşmadı.
- Seminer kavramları söylenip bittiğinde benim (Yavuz’un) söylediğim yönerge “mış gibi” yerine getirilmiş oldu ve son derece sıkıcı bir gözden geçirme yer almış oldu.Üniversite mezunu bu kişiler “oyuncu tavrı” içinde olsalardı ve ayrıca “biz bilinci” içinde bir ekip olduklarını kavrasalardı yaratıcı bir süreç yer alırdı ve seminerdeki kavramlar çok ilginç bir öykü içinde bir bütün oluştururlardı.Peki, bu neden böyle olmadı?Bunun cevabını Korku Kültürü kitabımda verdim.Yavuz’un bu yalın ama anlamlı uygulaması bizim insanımızın kendini ve dünyayı algılarken kullandığı anlam verme sistemini açık seçik ortaya koyuyor.Yavuz’u kutluyorum.
Doğan Cüceloğlu (01.03.2009)
Yazarın Önerdiği Kitaplar : İçimizdeki Yarın , Suçlu Çocuk Yoktur..

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin