20 Mayıs 2009 Çarşamba

Beyaz Mini Elbiseler

Yaz yaklaştıkça elbise giyme hevesimiz daha çok artıyor.. Ilık yaz akşamları, uçuşan etekler, bronz bacaklar :) İşte sezonun mini elbise modelleri :)





15 Mayıs 2009 Cuma

Boncuklu Bonsailer :)


Şunların tatlılığına bi bakın :)


Bu süslü püslü bonsailer tam benlik :)


İlk fırsatta denicem ;)




Çelik telden ağacın gövdesi yapılmış, çok basit ;)



Yine ince tellere yeşil boncuklar dizilip, şekiller verilmiş :)



Bunun yaprakları iplikten ;)

Olumlu Düşünmenin Gücü

Sizlere başucunuzdan eksik etmeyeceğiniz, kendinizi yalnız hissettiğiniz her an içinizi huzurla dolduracak olağanüstü bir kitabı tanıtıcam.. Okudukça içinizdeki gizli güçlerin nasıl gün yüzüne çıktığına siz bile inanamıcaksınız :)

Norman Vincent Peale'in bu kitabını 2 yaz evvel Kadıköy'de bir kitapçıyı gezerken kapak resminden ve arka kapağında yazılı olan tavsiyelerinden etkilendiğim için satın almıştım.

O yaz kendime olan güvenimin parmaklarımın arasından kayıp gitmesine seyirci kalmak, hiç birşey yapamamak beni çılgına çeviriyordu. Elbette vardır bunun bir çaresi.. Çaresizliğinde vardır bir çaresi.. diye düşündüm.. O dönem felsefeye çok merak salmıştım, geçmişten günümüze uzanan filozofların sözlerini etkileyici buluyordum. Bilmediğim olgularla karşı karşıya gelmek beni çok heyecanlandırıyordu. Daha fazlasını merak ediyordum, okudukça kendimi buluyordum bizlere miras kalan cümlelerde..

Öğrencilik hayatından iş yaşamına uzanan bir süreç, daha evvel hiç karşılaşmadığım bir atmosfer, iş yerindeki tatminsizlikler, yıkılan hayaller yerini masamda biriken dosyalara bırakmıştı. O dönemi daha rahat atlatmak için güzel bir kitaba ihtiyacım olduğu kanısına vardım ve işte beni mutlulukla yeniden yüzleştiren o kitap :)

1.KENDİNİZE GÜVENİN Kendi gücünüze inanmadıkça başarılı ve mutlu olamazsınız. Gücünüze inanır ve kendinize güvenirseniz, daima başarılı olursunuz. Oysa aşağılık ve yetersizlik duygusu ümitlerinizin kırılmasına yol açar. Kendinize güven duygusu daha güçlü insan olmanızı sağlar. İnsan olumsuz düşünmeye başlamışsa kafasına devamlı olumsuz fikirler gelecek ve yaşamını zehir edecektir. Karşınızdaki güçlük ne kadar büyük olursa olsun, eğer cesaretle göğüsleyecek olursanız sizi ümitsizliğe düşürmez. Beyninizi inançla, kendinizi güven duygusu ile doldurun. Bunlar bütün şüphe ve güvensizlik duygularını kovacaktır.

Günümüzde çoğu insan güvensizlik içindedir. Bir üniversitede, psikoloji dersini alan altı yüz öğrenci ile yapılan bir araştırmada, en çok yakınılan kişisel sorunlar sorulmuştur. Öğrencilerin %70’ i en çok yakındıkları kişisel sorunlarının kendisine güven eksikliği olduğunu vurgulamışlardır. Bu oranın tüm toplum için de geçerli olduğu rahatlıkla söylenebilir. Kendine güven duygusunu kazanmak için her şeyden önce başarısız olmayı asla düşünmeyin. Bu düşünceler aklınıza gelince hemen olumlu düşünceler üretmelisiniz. Karşılaştığınız güçlükleri inceleyerek onları en aza indirmeye çalışın. Kendinize yaratanın sizinle olduğunu ve hiçbir güçlüğün sizi yenemeyeceğini hatırlatın. Özellikle aşağılık duygusunu yenmede çok etkili olan bir sözü sık sık tekrar etmelisiniz; “her zorluğun üstesinden gelebilirim.” Kendine güvensiz ve yanlış hareketlerinizin nedenlerini anlamanızda, size yardımcı olacak bir uzmana mutlaka danışıp kendinizi tanıyın. Böylece bu yanlış duyguları tedavi etmek kolaylaşacaktır.

2.SAKİN KAFA GÜÇ DOĞURUR İç huzuru duyarak kendinizle barışık yaşamak herhalde en güzel yaşam biçimidir. Bu etapta verilecek en büyük uğraş, düşünme tarzını bu biçime dönüştürmek için verilen uğraştır. İç huzura gerçekten kavuşmamış bir çok insanın, suçluluk duygusuyla kıvrandığını hepimiz biliyoruz. Bu insanlar işledikleri günahlardan ve suçlardan dolayı kendilerini affetmez ve suçluluk duyarlar. Bu suçluluk duygusu insanın her türlü faaliyetine etki eder.

Bununla birlikte sakinleşip huzura kavuşmak için uygulanacak bir takım yöntemler vardır. Örneğin ;gün içerisinde zaman zaman barış dolu ve size huzur veren fikirleri aklınıza getirin ve gözünüzde doğa ile ilgili manzaraları canlandırın. Bir başka yöntem ise; kendinize, yüksek sesle zihninizi boşaltacak ve huzura kavuşturacak “sakinleş” sözcüğünü söylemelisiniz Özellikle konuşurken kullandığımız kelimeler ve ses tonumuz, sinirli gergin ve üzüntülü olmamıza neden olabilir. Eğer sakin bir ortamda yaşamak istiyorsanız, sakin bir şekilde konuşun ve çok sıkıldığınız anlarda şiirlerden bazı dizeler okumak suretiyle rahatlamaya, huzura kavuşmaya çalışın.

3.SÜREKLİ ENERJİK OLMAK Hepimiz düşündüğümüz gibiyiz. Nitekim güçlü olacağımızı düşünürsek güçlü, sağlıklı olmayı düşünürsek sağlıklı oluruz. Beynimiz vücut mekanizmamıza, sinir sistemimize yorgun olma mesajı göndererek bu yönde hareket etmelerini sağlar ve sonuçta yorgun düştüğümüzü görürüz. Manevi yaşamımızın burada çok büyük rolü vardır. Biz başarma azim ve inancında olursak, beynimizde kuvvet ve enerji veren bir takım fikirler oluşacaktır. Böylece günlük yaşamdaki bir takım zorluklar karşısında daha enerjik ve güçlü davranabiliriz.

Bir çok insan çabuk yorulur ve hatta hasta olur. Oysa yorulmamak için izlenmesi gereken en gerçekçi yol, kendini toplumdan soyutlamamak ve toplumsal olaylarla ilgilenmektir. Yani, bir inancımızın olması ve bu inancımız uğruna uğraşmaktır.

4.DUANIN GÜCÜNÜ DENEYİN Dua, büyük bir enerji kaynağıdır. Nasıl çeşitli teknik ve yöntemler kullanarak; örneğin, atom enerjisi ortaya çıkarabiliyorsak, dua ederek de ruhsal enerjiyi ortaya çıkarabiliriz. Bu enerjinin olumlu etkileri hemen her zaman görülmektedir.

İnsanlar duanın kişisel yetenekleri geliştirdiğini anladıkları için daha çok dua ederler. Dua onların içindeki gücü ortaya çıkararak kendilerine daha güvenli bir insan olmalarını sağlar. Dua doğru hareket etmek için insana yol gösterir. Bilinçaltınızdaki derinliklere iner ve oradaki saklı olan gücü ortaya çıkarır. Bu gücü ortaya çıkaracak yöntemler ise; a. Sorunlarınızı anlatın, b. Çözüm yolarını gözünüzde canlandırın, c. Büyük bir istek ve gayretle bu sorunları çözmeye çalışın, çoğu kez sorunların üstesinden gelmeyi başardığınızı göreceksiniz.

5.MUTLULUĞUNUZU KENDİNİZ YARATIN Abraham Lincoln, “Bir insan mutlu olmayı isterse mutlu olur”der. Eğer mutsuz olmayı isterseniz, tabii ki mutsuz olursunuz. Bu tamamen size bağlıdır. İkisine de ulaşmak çok kolaydır. Kendinize sürekli olarak “hiçbir şey iyi gitmiyor, hiçbir şey beni memnun etmiyor.” deyip durursanız, kolayca mutsuz bir insan olup çıkarsınız. Fakat kendinize “Her şey iyi gidiyor, yaşamak çok güzel, ben mutluluğu seçtim” derseniz kesinlikle mutlu bir insan olursunuz.

Bir insanın mutlu olup olmaması onun kültüründen gelen alışkanlıklarına çok bağlıdır. İç içe yaşadığı kültür ona mutlu olma huyunu kazandırmışsa o insanın mutlu olması gerçekten çok kolaydır. Günlük olaylara hep iyimser gözle bakar ve her zaman mutlu olunacak bir taraf görür. Fakat içinde yaşadığımız kültürde mutlu olma alışkanlığı yoksa bile biz mutlu olma alışkanlığını kendimiz yaratabiliriz. Hepimizin mutluluğu yaratma gücü vardır.

Aslında bu ilkelerin en basiti insanları sevmektir. Eğer sabah kalktığımızda kafanıza yerleştirdiğiniz mutluluk düşüncelerini uygularken bunu sevinçle ve insanların iyiliğini düşünerek uygulamayı başarırsanız, kesinlikle mutlu olursunuz.

Bu mutluluk ilkelerini uygulayıp onlardan iyi sonuç alabilmek için bu ilkelere inanmamız ve zihnen desteklememiz gerekmektedir. Mutluluk veren bu ilkeleri acemice ve beceriksiz bir şekilde uygulamaya koysanız bile, yine de şimdiye kadar tatmadığınız ölçüde büyük bir mutluluk duyacağınız muhakkaktır. Bu mutluluk kalıcı olacak ve yaşadığınız sürece sizi terk etmeyecektir.

6.GERGİN VE TEDİRGİN OLMAYIN Bir çok insan gerginlik ve tedirginlik nedeniyle sahip olduğu gücü ve enerjiyi boşa harcar ve böylece gereksiz yere yaşamını güçleştirir. Gergin olmak, kaynamak, patlamak, alt üst olmak hırsından kudurmak anlamına gelir.

Tedirgin olmakta bunun kadar yıkıcı bir ruh halini anlatır. Daha etkili bir yaşam için gerekli olan gücü elde etmek istiyorsanız, gergin ve tedirgin olmaya bir son vermeniz gerekir.

Günümüzde yaşam tempomuz çok hızlı olduğu için, bu durum bizi gergin ve tedirgin yapmaktadır. Rahatlığı sağlamamız için yapmamız gereken ilk şey, yaşam tempomuzu yavaşlatmaktır. Bu hızlı yaşam temposu bir çok insanın bedensel sağlığını bozmakta, fakat bundan daha acısı, beyin ve ruh sağlığını da etkileyip onarılamayacak yaralar açmaktadır. İnsanlar tempolarını tabiat şartlarına, beden ve ruh yapılarına ve doğanın temposuna uydurmalıdırlar. Gerginliği ve tedirginliği bırakıp, yavaş tempo ile çalışırsak,huzura ve mutluluğa kavuşuruz. Bu hususu destekleyen “yavaş giden çok yol alır” ata sözünü hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Gerginlik ve tedirginlikten kurtulmak için aşağıda belirtilen altı adımın uygulanması gerekir:
a. Rahat ve gevşemiş bir vaziyette sandalyeye oturun ve vücudunuzun her parçasını gevşetin.
b. Bilincinizi fırtınalı bir deniz gibi görün fakat dalgalar gittikçe azalsın.
c. İki veya üç dakika gözünüzün önüne güzel bir manzara getirin. Bu manzara doğadan çekilmiş rahatlatıcı bir fotoğraf gibi gözünüzün önünde olmalıdır.
d. Sakinlik, huzur ve güven verici kelimeleri veya cümleleri yavaş yavaş ve sakin bir tonla tekrarlayın.
e. Üzüntülü ve endişeli olduğunuz anlarda görülmeyen fakat ümit dağıtıcı bir elin size yardımcı olacağını ve sizi yolda bırakmayacağını düşünün. Ve har zaman onun sizin yanınızda olduğuna inanın.
f. Kafanızın sakinleşip huzura kavuşmasını sağlamak için şu sözleri yenileyin; “kafamın sükunete kavuşmasını, kafamın hala sakin ve huzurlu olmasını her zaman ve her yerde sağlamalıyım.” Burada anlatılan teknikleri uyguladıkça ve yaşadıkça, gerginlik ve tedirginliğinizin, dolayısıyla mutsuzluğunuzun, gittikçe azalarak yerini içinizdeki gerçek gücün kapladığını göreceksiniz. Bu güç her türlü zorluğu yenmenizde en büyük yardımcınız olacaktır.

7.EN İYİYİ BEKLERSENİZ ONA ULAŞIRSINIZ En kötüsü yerine en iyisinin olacağını beklerseniz,her şey daha iyiye gitmeye başlar. Bir şeyin iyi olacağı konusunda içinizde duyduğunuz şüphe, ortadan kalkmış olur. Zaten içinizdeki yaratıcı gücün ortaya çıkmasını engelleyen en büyük unsurlar da bu şüphelerdir. Böylece içinizdeki yaratıcı güç ortaya çıkar ve bu gücü, ulaşmak istediğiniz hedefe yoğunlaştırırsınız. Kendinizi tamamen elde etmek istediğiniz şeye verebilirsiniz. Eğer insan, kendini bir şeye tam olarak verir onun üzerinde yoğunlaşırsa, karşısına çıkan bütün engelleri aşar.

En iyi şeyin olmasını beklemenin anlamı, beklediğiniz şeyin elde edilmesine bütün kalbimiz ve içtenliğimizle kendimizi adamaktır. Başarılı olmak için yaptığınız şeye yürekten inanmalısınız, başka bir deyişle başarılı olmayı bütün benliğinizle istemelisiniz. Ne yazık ki bir çok insan bu konuda başarısızdır. İçimizden çok azı işini yüreği ile yapar.

İnsanların ne istediklerini iyi bilmeleri gerekir. Bu isteğinin iyi bir istek olup olmadığını, insanlara zarar verip vermediğini inceleyin ve daha sonra amacınıza uygun yapılması gereken değişiklikleri gerçekleştirin. İstediğiniz şeyleri gerçekleştirmek için gereken özellikleri kazanmaya gayret gösterin.

Gerçekten de bir insan kendisine güvenir ve olumlu düşünürse; içindeki güç ortaya çıkar ve onu istediği başarıya götürür. Bunun için her zaman en iyiyi bekleyin ve hiçbir zaman en kötüyü düşünmeyin. Hatta aklınıza bile getirmeyin. Aklınıza gelmişse hemen kafanızdan çıkartıp atın. Böyle yaparsanız en iyiyi düşünmeye başlar ve ona ulaşmak için gerekli şartları hazırlarsınız. Bu egzersizler sayesinde gücünüzü en iyiyi istemeye yoğunlaştırır ve böylece en iyiyi elde edersiniz.

8.BEN YENİLGİYE İNANMAM Bir engelle karşılaştığınız zaman, şikayette bulunup ağlayıp sızlanmak yerine, onu cesurca göğüsleyin. Yaşam yolunda yenilgiye uğramış bir şekilde, elleriniz ve dizleriniz üzerinde sürünerek ilerlemeyin. Önünüze çıkan engelleri göğüsleyin ve onları ortadan kaldırmaya çalışın. Cesaretle davranınca bu engellerin sandığınızdan daha zayıf olduğunu göreceksiniz. Yenemeyeceğiniz hiçbir güçlük yoktur. Bilinçaltınıza sürekli olumlu mesajlar göndererek onun olumlu bir tutum takınmasını sağlayın. Unutmayın ki, sizin engel saydığınız bir çok şey, aslında bilinçaltınızın olumsuz tutum takınmasından dolayı size engel olarak görünmektedir. Bilinçaltınızı olumlu tutumlarla doldurur ve olumlu tutum almasını sağlayabilirseniz, daha önce engel saydığımız bir çok şey artık engel olmaktan çıkacaktır.

Kendinize sürekli olarak ben her türlü engeli aşabilirim, çıkabilecek her türlü güçlüğü yenebilirim diyerek telkinde bulunursanız ve önceden bu inancı kabul etmişseniz, o zaman güçlükler karşısında bir set gibi durursunuz.

Herkesin olduğu gibi sizin de halletmeniz gereken güçlükler vardır. Bunlar hayali değil gerçek güçlüklerdir. Fakat, aşılması görüldüğü kadar zor değildir. Burada asıl önemli olan sizin onları algılama biçiminizdir. Eğer bütün kalbinizle bu engelleri ortadan kaldırabileceğinize inanıyorsanız, bu gücü kendinizde bulur ve yok edersiniz. Bu güçle yapmanız gereken her şeyi rahatlıkla ortadan kaldırabileceğinize inanırsınız. Bu güçle yapmanız gereken her şeyi rahatlıkla uygulayabileceğinize inanın.

9.ÜZÜLME ALIŞKANLIĞINI NASIL BIRAKABİLİRİM Üzüntü zihnimizi kaplayan yıkıcı bir duygudur. İçimize bir defa yerleşti mi bütün zihnimiz artık onla meşgul olur. Üzülme, çağımızın en büyük hastalıklarındandır. Üzüntü alışkanlığından kurtulmak için atacağınız ilk adım, “ben bu alışkanlıktan kurtulabilirim, bu alışkanlığı yenebilirim” diyebilme inancına sahip olmaktır. Bir şeyi yapabileceğinize inanırsanız o şeyi gerçekten yapabilmenizi engelleyen şeyleri bir şekilde aşarsınız. Üzüntüden kurtulmak için aşağıdaki yedi maddeyi kullanmak yararlı olacaktır;
a.Kendi kendinize “üzülmek çok kötü bir alışkanlıktır” deyin.
b.Olumsuz saydığınız her şeyin olumlu yönlerini düşünün ve konuşmalarınızda bunları belirtin.
c.Olumsuz hiçbir konuşmaya katılmayın ve bütün konuşmalara olumlu bir hava vermeye çalışın.
d.Kendinize iyimserlik aşılayan kitaplar okuyun. Bunları defalarca okuyup bilinçaltına yerleştirin. Sonra bilinçaltınız bunları size geri gönderip karamsar ve üzüntülü olmaktan kurtaracaktır.
e.Umut dolu, ileriye neşe ve ümitle bakan insanlarla dostluk kurun. Bu atmosfer sizi neşe dolu ve ümitli bir insan yapacak, karamsarlığa düşmenizi engelleyecektir.
f.Üzülme alışkanlığına yakalanmış insanlara yardım edin. Böylece, sizin üzülme alışkanlığınız da azalacak zamanla kaybolacaktır.
g.Her gün yaşamınızda Yaratanın sizinle beraber olduğunu ve size yardım edeceğine inanın.

10.KİŞİSEL SORUNLARI ÇÖZME GÜCÜ Sorunları çözmede uygulanabilecek basit yöntemlerden birisi de; manevi yaşamda Yaratanla konuşmak, ondan yardım dilemektir. Bizimle birlikte hissettiğimiz eşimiz, iş ortağımız ya da en yakın arkadaşımız da bize bu konuda yardımcı olurlar. Sorunlarımızı onlarla konuşmak kişisel sorunları çözmede atılmış ilk ve en önemli adımlardan biridir. Sorunları çözmede şu hususlara dikkat edin:
a. Her sorunun muhakkak bir çözümü olduğuna inanın.
b. Sakin bir insan olun.
c. Zihninizi serbest bırakın, baskı altında tutmazsanız en iyi çözümü bulursunuz.
d. Bütün faktörlere OBJEKTİF VE TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE BAKIN, DUYGUSAL OLMAYIN. e. Sorunlarla ilgili faktörleri bir kağıda yazın. Bu yöntem sizin duru bir şekilde düşünmenizi sağlar.
f. Sezgilerinize inanın

11.SAĞLIĞINIZI KAZANMA FORMÜLÜ Yapılan araştırmalara göre, insanların yüzde ellisi ile yetmişi arasındaki bir bölümünün kafasındaki olumsuz düşüncenin bedenleri ve duygularına yaptığı zararlardan dolayı hasta oldukları tespit edilmiştir.

Kendinize, sağlığınıza zarar verecek kötü duygulardan hangilerinin sizde olup olmadığını sorun ve bu duruma bir an önce son verin. Kötü duygular, bu duyguları beslediğiniz kişilere hiçbir zaman zarar vermez. Tersine yalnızca ve yalnızca size zarar verirler. Duygusal hastalıklar enerjinizi tüketir, verimliliğinizi azaltır ve fiziksel sağlığınızı bozar. Böylece mutluluğunuzu engeller.

Günümüzde, düşüncenin sağlık üzerine olan etkilerini herkes biliyor. Artık bir insanın nefret duygusu yüzünden kendini hasta edebileceğinin farkındayız. Bir insan suçluluk duygusu nedeniyle bir çok psikolojik rahatsızlığa yakalanabilir. Fakat insanlar düşüncelerini olumlu yönde değiştirdiklerinde sağlıklarının düzelebileceğini biliyorlar.

Öfke kıskançlık, nefret ve gücenme duyguları, insan sağlığı üzerinde çok olumsuz etkiler yapmaktadır. Bu duyguların panzehiri ise, zihnimizi iyi düşünceler, bağışlayıcılık sevgi ve ağırbaşlılıkla doldurmaktır. Böyle kötü duygular belirdiğinde, aşağıda belirtilen tavsiyeler uygulanırsa insanların kendilerini daha iyi hissettikleri görülecektir.
a. Öfkenin bir heyecan olduğunu unutmayın.
b. Kendi kendinize yüksek sesle “budala olma, bu davranış beni hiçbir yere götürmez, kızmanın faydası yok” deyin.
c. Sizi kızdıran şeyleri zihninizden atın. Güvendiğiniz bir kimseye gidin ve ona anlatın, sonra da unutun.
d. Kızgınlığınızın ortadan kalkması için sizi kızdıran adamı affedin.

12.YENİ DÜŞÜNCELER SİZİ DEĞİŞTİREBİLİR Düşündüğünüz sürece varsınız. Kafanızdaki bütün eskimiş, yorulmuş ve kullanılmayan düşünceleri atın. Onun yerine kafanızı, taze fikir sevgi ve iyilikle doldurun. Böyle yaparsanız gerçekten hayatınızı da değiştirirsiniz.

Eğer olumsuz şeyler düşünürseniz, olumsuz sonuçlar elde edersiniz. Buna karşılık olumlu şeyler düşünürseniz, olumlu sonuçlara ulaşırsınız. Bu çok önemli ve evrensel bir kuraldır. Başarıya ulaşıp mutlu olmak için uygulanması gereken önemli kuralı üç kelimeyle özetleyebiliriz: “ İnanırsan başarıya ulaşırsın”. Eğer bir şeyi çok isterseniz ve kafanızda canlandırıp devamlı canlı tutarsanız ve onun gerçekleşmesi için canla başla çalışırsanız, istediğiniz şeye muhakkak ulaşırsınız. Dimağınızın derinliklerine bir bakarsanız orada ne muhteşem düşüncelerin sizi beklemekte olduğunu göreceksiniz.

Durumunuz ne olursa olsun o muhteşem düşünceleri gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için yapacağınız şey zihninizi sakinleştirmektir. Böylece dimağınızın derinliklerinde bulunan esin perisi ortaya çıkar. Daha iyi ve başarılı bir yaşamın sırrı, zihninizden eskimiş, bayatlamış ve ölmüş fikirleri atıp, yerine yaratıcı ve olumlu fikirleri koymaktır. Bu yeni fikirler, yaşamınızı tümüyle değiştirecektir.

13. GÜÇ KAZANMAK İÇİN GEVŞEYİN Bir klinikte özellikle ülserli hastalar üzerinde yapılan bir araştırma, ülserli hastaların yarısının fiziksel bir rahatsızlıktan değil, aşırı üzüntüden, koyu bir nefretten ve yoğun bir suçluluk duygusu veya gerginlikten dolayı ülsere yakalandıklarını göstermiştir.

Yorulup gerginleşmeden, gerçekten verimli şekilde çalışmanın sırrı, zihninizi stresten koruyup, sakin tutmak, huzurlu ve olumlu şeyler düşünmektir. Temponuz çok hızlı olmamalı, sakin ve yavaş bir tempo ile, enerjinizi tüketmeden düzenli bir şekilde çalışmalısınız.

Sakinlik ve gevşeme gücün doğrudan size geçmesi sonucunu doğurur. Evrende devamlı bir güç akımı vardır. Bu güç zamanla olumlu düşünce taşıyan insanlara geçer. Olumlu düşünce özelliğini kaybeden insandan tekrar evrene döner. İnsan bu gücü devamlı üzerinde toplamalı, bunu yapabilmesi için de devamlı olumlu düşünceye sahip olması gerekir. Kendimizi sakinleştirip gevşetmek için uygulanması gereken kurallar şunlardır;
a.İşleri çok hızlı yapacağım diye tedirgin olup strese girmeyin.
b.İşinizi sevin, işinizi severseniz çalışmak sizin için bir eziyet değil, zevk haline gelir.
c.Yapacağınız işleri önceden planlayın ve uygulayın, yaptığınız planın dışına çıkmayın.
d.Bütün işleri aynı anda yapmaya kalkmayın. Bu yalnızca zaman kaybına neden olur.
e.Düşünce tarzınızı değiştirin. Bir işin kolay olduğunu düşünürseniz, o işi gerçekten kolayca yapabilir ve artık zor gelmediğini görürsünüz.
f.İşinizi iyi öğrenin ve ustalaşın. Bilgi güç demektir. Bir işi ne kadar iyi bilirseniz, onu o kadar iyi ve kolay yapabilirsiniz.
g.Gevşeme egzersizleri yapın, böylece hiçbir zaman gergin olmazsınız.
h.Bugünün işini yarına bırakmayın. Daima zamanında yapın.

14. KENDİNİZİ NASIL SEVDİRİRSİNİZ Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki sevilmeyi hepimiz isteriz. Bazıları, “insanların beni sevip sevmediği umurumda değil” der. Fakat bunu söyleyen gerçeği söylemiyordur. Bazı insanlara kanımız ısınmaz, onları sevmeyiz ama nedenlerini de bilmeyiz. Herkes tarafından sevilmek kolay bir iş değildir. Başka insanlar tarafından aranmayan ve istenmeyen bir insan haline gelmek, insana çok kötü bir duygu verir, insanı yıkar ve mahveder.

Şimdiye kadar insanlarla ilişkileriniz iyi olmamışsa, artık huyunuzu değiştiremeyeceğinizi, bundan sonra insanlarla iyi ilişkiler kuramayacağınızı düşünmeyin. İsterseniz kendinizi değiştirebilirsiniz, fakat cesur adımlar atmanız ve bunları sabırla uygulamanız gerekir. Eğer bu gayreti gösterirseniz, değişebilir ve herkesin değer verdiği, herkes tarafından sevilen bir insan olursunuz.

Sizin insanları sevmeniz eninde sonunda onların da sizi sevmesini sağlayacaktır. Bir insana değer verir ve onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlarsanız, o insan da sizi sevecek ve size karşı minnet duyacaktır. Bu davranışı mümkün olduğu kadar çok insana yapın. Bunu yaparken sırf sizi sevmeleri için yapmayın. İçtenlikle sevdiğiniz için yapın bencilliğe düşmeyin.

Böyle davranırsanız arkadaşsız kalmazsınız. İnsanlar sizin hakkınızda daima olumlu düşünür. İnsanlara değer verip onlara sevgi gösterdiğiniz taktirde, aynı duygular diğerleri tarafından, size karşı hissedilecektir. İnsanların sizi sevmeleri için uymanız gereken kurallar, çok zor ve güçlükle takip edilebilen kurallardır;
a.İsimleri hatırlamayı öğrenin. Eğer insanlara ismiyle hitap ederseniz, onlara değer verdiğinizi düşünürler.
b.Rahat bir insan olun, insanlar sizin yanınızda kendilerini gergin hissetmesinler, devamlı sakin ve tutarlı davranın.
c.Stres ve güçlükler karşısında hemen sakinleşip gevşeyen bir insan olmaya çalışın.
d.Kendinizi beğenmiş ve üstün gören bir insan olmayın.
e.İnsanlar size bir şey anlatınca, onu can kulağı ile dinleyin, anlattığı konu ile ilgilenin.
f.Farkında olmadan edindiğiniz, insan ilişkilerine zarar veren kötü alışkanlıklarınızdan kurtulun.
g.İnsanları sevmek için gayret gösterin ve gerçekten, içtenlikle, çıkar gözetmeksizin sevmeye çalışın
h.Bir insanın başarısını görünce onu kutlamayı unutmayın. Onu kıskanmayın.
i.İnsanları yüceltmekten, kendilerini değerli ve daha iyi hissetmelerinden mutluluk duyun.

15.KALP AĞRISINA REÇETE Kalp ağrınızın nedeni ne olursa olsun, yapılacak ilk iş gergin ve stresli ortamdan kurtulmak olmalıdır. Ne kadar güç olursa olsun, bunu muhakkak başarın ve stressiz ve gergin olmayan bir hayat yaşamaya başlayın. Eski yaşam tarzınızı değiştirin, yürüyüş yapın, ata binin, tenis oynayın, damarlarınızdaki kanın daha iyi akmasını sağlayın.

Kalp ağrısından kurtulmanın en güzel, mükemmel ve doğru yolu; içinizdeki keder ve üzüntünün çıkıp gitmesine müsaade etmek ve ondan kurtulmaktır. Kalp ağrısını giderecek temel ilaçlardan birisi, kendine inanmak ve güvenmektir.

Bazen acılar o kadar büyük olur ki, insanların dayanamayacağı bir hal alır. Bu durumlarda kendimize güveni hiç aklımızdan çıkarmadan, bu acıları hiç yokmuş gibi saymalıyız. Kalp ağrısına iyi gelecek ilaçlardan birisi, yaşam, ölüm,ve sonsuzluk hakkında bir felsefe oluşturmaktır. Bu felsefe kişinin kendi inancı ile ilgili ve ona paraleldir. Kendi inanç yapısına göre bu faktörleri birleştirmelidir.

16.YÜCE GÜCE YAKLAŞMANIN YOLU Yüce güç, insanoğlunun bilmesi gereken muazzam bir gerçektir. Bu gücün yardımı ile, bir çok insanın hayatının değiştiğini, daha başarılı ve mutlu yaşadığını gördüm.

Bu güç geçici bir güç değil, kesinlikle kalıcı bir güçtür. Kendinizi yüce güce açmasını bilirseniz, içinize bir ırmak gibi akar. Bu öyle bir güçtür ki sizdeki korku, nefret, hastalık, zayıflık ve moral çöküntülerini dışarı atıp, içinizi sağlık, mutluluk ve iyilikle doldurur. İnsan kendinde bulunmayan gücü yüce güçten sağlayabilir. İnsan doğası da bazı evrensel kanunlara uymak zorundadır. Fakat bu kanunlar diğerlerine göre daha karmaşıktır. İnsanla uğraşmak daha büyük maharet ister. Onun için bir insanın ruhsal problemini çözmek, bir makine tamir etmeye benzemez, çok daha zordur ama yapılabilir.

Mutlaka okuyun :)

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Sivilceler Tarihe Karışıyor !

Her yolu denemenize rağmen kendinizi kötü hissetmenize neden olan sivilcelerden bir türlü kurtulamıyor musunuz?

Sivilcelerinden kurtulmak için pek çok şey denediğin halde hala kurtulamıyorsan bir de doğadan gelen çözümü denemelisin.

Doğal ürün uzmanı Volkan Kurt bitkilerin yağlarından oluşan kremlerle sivilce derdine son verildiğini söylüyor.

Cildinde hiç hoşlanmadığın görüntüyü yaratan sivilce problemin çözülmediği taktirde, ileride kahverengi lekelere dönüşebiliyor. Doğal ürün uzmanı Volkan Kurt, bir çok genç kızın ve erkeğin hayatını kabusa çeviren sivilcelerin bitkisel çözümünü “Doğanın gücü” olarak tanımlıyor. Kırmızı kabarcıklar; “Küçük bir sivilce işte” deyip geçebileceğimiz bir sorun değil. Görüntümüze olumsuz bir etkisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Sivilceleri ya da siyah noktaları sıkıp yok etmeye çalışmak ise boşuna. Bir süre sonra sıkılıp, patlatılmasından dolayı meydana gelen lekelerin çirkin görüntüsüyle boğuşmak söz konusu oluyor. Her geçen gün yeni çözümlerin ortaya çıkması ve doğallığa dönüşün yaşandığı günümüzde çeşitli araştırmalar sivilce problemini ortadan kaldırıyor.

Güzelliğin ve sağlıklı görünümün büyük düşmanlarından biri olan sivilce için çözüm, Herbalium adlı doğal bitki merkezinden geldi. Biberiye ve jojoba gibi şifalı bitkilerin yağlarının karışımıyla elde edilen krem, sivilcelerin giderilmesinde yüz güldürüyor. Sivilceleri ve sivilce kalıntılarını iz bırakmadan iyileştiriyor.

Volkan Kurt, doğal sivilce tedavisinde malzemelerin, deri için en etkili olan şifalı bitkilerden seçildiğini söylüyor. Bu bitkilerden elde edilen doğal yağlar, her türlü cilt problemini çözmede etkili oluyor. Stres de tetikleyici olabiliyor Sivilce hem kızlar, hem de erkekler için sorun. Makyajla da gizlenemdiği için birçok insanın problemi olmayı sürdürüyor. Okullarda da büyük sorun yaratıyor.

Bu dertten kurtulmak isteyen herkes sivilcesini gidermek için farklı yöntemler kullanıyor. Ama temizliğe ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmek en önemli şartlardan. Sivilceler çoğunlukla ergenlik döneminde kendini gösteriyor. Bazen okulda ya da evde yaşanan sıkıntılar da sivilcelerin oluşumuna ve artmasına neden oluyor.

Doğal ürün uzmanı Volkan Kurt, son yıllarda natürel çözüm yollarının daha başarılı sonuçlar elde ettiğini vurguluyor ve ekliyor: “Dış görünümün çok önem kazandığı bu çağda, insanlar daha kalıcı olan doğal yöntemlere ilgi gösteriyor. Sivilceler ve sivilce lekeleri için üretilen, yüzde yüz saf bitki özlerinden oluşan uygulamamızla birçok gencin yüzü güldü. “Acil çözüm” diye arayanlar düzenli kullanımından sonra bu pütürlü dertten kurtuluyor.”

Anneler Günü

Mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü'dür. Anneler Günü evrensel bir gündür. Dünyada milyonlarca ana bugün çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.Anneler Günü ülkemizde 1955 yılından bu yana kutlanıyor. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katla­nan annelerden birini yılın annesi seçer. Yılın annesinin kişiliğinde tüm annelere iyi dilekler sunulur.

Amerika'nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis'le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e
«İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur.» dedi.
Bu iki cümle, Jarvis'i çok etkile­di. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis'in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil severek. anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu.
Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis'in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına :
— Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.» dedi.

Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.

Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Daha sonra bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı.Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü gazetelerde annelerle ilgili yazılar, anılar, şiirler yayınlanır. Radyo ve televizyonda ana sevgisini konu eden konuşmalar yapılır. Türk Kadınlar Birliği'nin şubesi olan illerde yılın anneleri seçilir. Okullarımızda ayrıca Anneler Günü nedeniyle toplantılar düzenlenir. Bu toplantılarda okunan şiirler, söylenen türküler, şarkılar, annelere armağan edilir. Filmler gösterilir. Sergiler düzenlenir.

Anneler Gününde annemize bir demet kır çiçeği armağan ederek, bir güzel sözcükle yanağından öperek onu çok mutlu ederiz.

Alıntıdır.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

İkinci Çocuklar Daha İsyankar Oluyor..


Child Development dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, genelde ilk doğan çocuk daha uyumlu ve boyun eğen bir mizaca, ikinci çocuk daha bağımsız bir kişiliğe sahip oluyor.
Yeni araştırmanın, "kuşaklar boyunca ebeveynlerin bu yoldaki gözlemlerine" ve doğum sırasının, "çocuğun kişiliğinin oluşumunda önemli bir rolünün bulunduğu düşüncesine" yeni kanıtlar sağladığı belirtildi.
Pennsylvania Devlet Üniversitesi, Hawaii Üniversitesi ve Purdue Üniversitesindeki araştırmacılar, ABD’de 7-19 yaş arası 364 çocuk ve genç ile bunların aileleri arasında yaptıkları araştırmada; çocuk ve ebeveynleriyle görüştüler, çocuklardan okul dışındaki faaliyetleriyle ilgili günlük tutmalarını istediler ve testosteron hormonu testi yaptılar.
Araştırma sonucunda, ikinci çocukların ergenlik dönemlerinde daha maceracı ve bağımsız oldukları, ilk doğanlarda ise bu yönde bir değişim görülmediği, bu çocukların daha muhafazakar oldukları belirlendi.
-DEVRİMCİLER İKİNCİ ÇOCUKLAR ARASINDAN ÇIKIYOR-
Doğum sırasının kişilik üzerindeki etkisi konusundaki ilk ciddi araştırma, 19. yüzyılda, psikiyatrist Alfred Adler tarafından yapılmıştı. Adler, ikincinin gelmesiyle birinci çocuğun "tahtından indirildiğini" öne sürmüştü.
Daha önce yapılan başka bazı araştırmalar da muhafazakar siyasi liderlerin ilk doğanlar, isyancı ve devrimcilerin ise ikinci çocuklar arasından çıkma ihtimallerinin daha fazla olduğunu iddia etmişti.
-KIZLARLA VAKİT GEÇİRMEK FAYDALI-
Araştırmada ayrıca, kız ve erkek çocukların hayata aynı kişilik özellikleriyle başlamalarına rağmen, erkek çocukların ergenlik yaşlarına geldiklerinde daha soğuk ve daha az hassas hale geldikleri kaydedildi.
Kız ve erkek çocukların kişiliklerindeki değişimin, nasıl vakit geçirdikleriyle de ilintili olduğunun belirlendiği araştırmada, gerek kız, gerekse erkek çocukların kızlarla vakit geçirmelerinin, erkeklerle vakit geçirmelerine oranla daha fazla yarar sağladığının görüldüğü belirtildi. Buna göre, kızlarla arkadaşlık eden erkek ve kız çocukları daha bağımsız ve maceracı bir kişilik geliştiriyor.
Kızlarla daha fazla vakit geçiren kız çocukları daha feminen, erkeklerle daha fazla vakit geçiren erkek çocuklar ise daha erkeksi özellikler geliştiriyor.
Pasific Luhheran Üniversitesi ile Michigan Üniversitesinin 5-18 yaş arasındaki 450 çocukla yaptığı bir başka araştırmada, küçük kızların erkekleri "farklı bir tür" olarak gördüklerini, erkek çocukların da kızları "kedinin köpekten farklı olduğu kadar" kendilerine yabancı saydıkları saptadı.
Bunun, çocukların karşı cinsle oynama isteksizliğine açıklama getirebileceği belirtiliyor.
Kaynak : Gazeteport

1 Mayıs 2009 Cuma

O Sensin İşte..

Sevgiyi görmek isterim gözlerinde
Hecelerken beni
Dökülmesin gözyaşı akarsuyun renginde
Ağlamak değil bedeli aşkın
Bulutlar bulur rengini
Gölgesi yalnızlık
Çatlak dudaklarında toprak
Suyun özlemi içinde
Akşam alacası kızıllık
Çökmüşse şehrin üstüne
Bulmak isterse kendine yer
Yerin ne önemi var iste yeter
Gülen gözlerine perde takılır
Karanlığa mahkum eder seni
Işığa, sevginin sıcaklığından yoksun
Mahkum olursun narçiçeği
O duyguları sen hissettirdin bana
Yoksa böyle olmazdı gökyüzünün rengi
Güneş karanlık doğardı sevgisiz
Hangi yıldızda bulacak kendini yüreğimdeki ses
Titreyen sesimdeki cesaret
Bir senfoni gibi girdin uykularıma
Takıldım kaldım bir türkünün ezgisine
Bahar sabahında gördüğüm cemre
Öyle berrak, öyle pırıltılı, öyle aydınlıktın ki
Kıskandı tüm yapraklar varlığını
Kırmaksa zincirleri güzelliğine tutunmak
Ölmek varsa bu uğurda, bırakmam seni asla
Okyanus gözlerinin içinde razıyım mahpus olmaya
Umut varlığındır,
İçimdeki dünya güneş , çiçek, su dolar içime
Zenginleşir, büyür yüreğim her şeyinle
O sensin işte…
Ahmet Çolak

Aşk ve Sabun Köpüğü


sıcaklığında eriyen mum ışığını izlerim
zaman zaman çapaklı uyanışlarda
düşe kalka umutlara
sarılmalarımız gibi geçer zaman

aynanın karşısında gül
gülün kalbinde mucize
yaşat beni der gibi çağırır baharı

güneşte mucize
ayda mucize
aşkta mucize

karanlıklara düşen ayrılığa ağlarım zaman zaman
kar tanesi soğukluğunda unutulmalar gibi geçer zaman

aynanın karşısında gül
hüzünlerin kalbinde mucize
öldür beni der gibi çağırır aşkı

hayatta mucize
yürekte mucize
aşkta mucize

Tolga Baş

Portakallı Mozaik Pasta


Malzemeler
2 paket petit beurre bisküvi
250gr. margarin
1 fincan şeker
1 fincan kavrulmuş fındık
1 su bardağı süt
2 portakal
1 yemek kaşığı tarçın
çikolata sosu
hindistan cevizi


Bisküvileri geniş bir kapta kırıp ufaltıyoruz. Erittiğimiz margarinin içerisine şeker ve süt ilave edip biraz erimesini sağlıyoruz. Bu karışımı bisküvilerin içine döküp kıvamını alana dek yoğuruyoruz. İçine rondodan geçirdiğimiz fındıklarla, 2portakal kabuğu rendesini ve tarçını da ilave edip çok az daha karıştırıyoruz. Hazırladığımız hamuru folyonun üzerine koyup piramit şekli veriyoruz. Derin dondurucuda yarım saat beklettikten sonra dilimlere ayırarak servis tabağına alıyoruz. Son kez çikolata sosu ve hindistan ceviziyle süsleyerek servise hazır hale getiriyoruz.
Afiyet Olsun.. :)

Blog Widget by LinkWithin