7 Aralık 2009 Pazartesi

Şeker Hamurlu Yılbaşı Kurabiyem


Şeker hamurlu kurabiye yapımındaki ilk denemem başarıyla sonuçlandı. Tadına bakan herkes çok beğendi, bense mest oldum :)

Malzemeler:
2 su bardağı un
1 su bardağı mısır nişastası
2/3 margarin
1 yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
1 yemek kaşığı bal

Yapılışı:
Derin plastik bir kapta oda sıcaklığında beklettiğimiz yağı, pudra şekerini, unu, nişstayı, yumurtayı iyice yoğuruyoruz. Son kez kabartma tozunu ilave edip tekrar yoğurduktan sonra kurabiye kalıplarıyla şekil veriyoruz. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında çok hafif rengi değişene kadar pişiriyoruz. Kurabiyeler el yakmayacak kıvama geldiğinde, kestiğimiz şeker hamurlarını bal yardımıyla üzerlerine sabitliyoruz.

Yılbaşında gıda kalemleriyle süslendikten sonra masanıza renk verecek bir kurabiye..

Afiyet olsun ! :)

3 Aralık 2009 Perşembe

Edward !!!!


Edward, Edward, Edward..

Erkeklerin yeni düşmanı Edward..

Şizofrene bağlayan hastalık Edward..

Kurbanı olunacak vampir Edward..

Yi beni Edward..

Gibi sözcükler duymaktayız..

Birşey dediğim yok, YA_KI_ŞIK_LI








Sorarım size..

Köpek Jacob rakip olabilir mi?

Asla !

Yakışıklı deyip geçiyorum, "şimdilik"

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kendine Bir İyilik Yap !

...

Hayat bir sevdadır... Onu yaşa!
Hayat bir hediyedir... Onu al!
Hayat bir bilmecedir... Onu çöz!
Hayat bir fırsattır... Onu yakala!
Hayat bir şarkıdır... Ona eşlik et!
Hayat bir bahçedir... Onu der!
Hayat bir iyiliktir... Ona karşılık ver!

...

Kendine bir iyilik yap. Bu kitabı al...
Çünkü...
Samimi bir sevginin yerini başka ne tutabilir bu hayatta...
Birine karşılıksız iyilik etmenin hazzını başka hangi şey yaşatabilir insana...
Hangi intikam daha güçlüdür kötülüğe iyilikle cevap vermekten...İnsan kaldıkça zaten, vazgeçemeyiz ki sevmekten...

Biliyorsun, küçücük bir tebessümle değişebilir bütün dünya bir anda... Biliyorsun, insanlığımız büyüdükçe büyür iyiliğin sıcacık kucağında...

İyilik üzerine yazılar, hikâyeler, şiirler, öneriler, güzel sözler ve daha neler neler...Hadi, kendine bir iyilik yap. Bu kitabı al...Çünkü... Biliyorsun, başkalarına yaptığın iyilikleri aslında kendine yapıyorsun...
(Tanıtım Yazısından)

Cumartesi günü Kadıköy'de bi kitapçıda gezerken önce kitabın kapağı dikkatimi çekti.. Sonra arka yüzündeki açıklamayı okuyunca ve içine de biraz karikatür serpiştirilince hemen satın almalıyım dedim. 2 kez okumak için elime aldım, o kadar akıcı ki farkında olmadan kitabın yarısından çoğunu okumuşum :) Karşılıksız iyi olan - iyi olmak isteyenler adına !
Fiyatı : 7,5 tl

Hayata Dair !
Yaşamaya zaman ayır
Çünkü ömür bunun için yaratılmıştır..

Düşünmeye zaman ayır
Çünkü başarının anahtarı budur..

Sevmeye zaman ayır
Çünkü bu seni daima güçlü kılar..

İyiliğe zaman ayır
Çünkü insan olmanın sırrı budur..

(Goethe)

13 Eylül 2009 Pazar

Kaktüslü Bir Gündü

Kaktüs ve Sukkulent nedir?
Kaktüs familyası (family Cactaceae). Bitkiler dünyasının vasküler, çift çenekli ve çiçekli bitkiler olarak adlandırılan kolunda yer alan bir familyadır (Subclass Dicotyledonae, Superorder Caryophylliflorae)
Tüm kaktüs familyası türleri sukkulent bitikilerdir. (Sukkulent, gövde veya yapraklarındaki özel etli dokularda su tutma, biriktirme yeteneği olan bitki anlamındadır.) Ancak tüm sukkulent bitkiler kaktüs değildir. Kaktüs dışı olanlara genellikle "diğer sukkulentler" denir. Bitkiler dünyasının birçok familyasında az veya çok sayıda sukkulent tür bulunur.
Bu tür bitkiler, ışık ya da suyun azaldığı dönemlerde hayatta kalmayı başarabilecek su tutma özelliği yanında, aşırı su kaybını engelleyebilecek şekilde gözenekleerini kapatmak, fotosentez işlemini gece de sürdürebilmek ya da çok olumsuz şartlarda uyku fazına geçerek uygun koşulları beklemek gibi, özel bazı başka yetenekler de geliştirmişlerdir. Hemen tüm kaktüsler gövde sukkulentidir. Yani suyu gövdelerinde biriktirirler. Gövde dışında köklerde, dallarda ya da yapraklarda su biriktiren kaktüs ya da diğer sukkulentler vardır.

Kaktüsler sadece çöllerde mi yaşarlar?
Sanılanın aksine kaktüsler gerçek kum çöllerinde yaşamazlar. Kum çölü hiç yağmur olmayan yer demektir. Oysa kaktüs de olsa, yaşamak için her bitkinin az veya çok su gereksinimi vardır. Kaktüsler ve diğer sukkulentler gezegenimizde oldukça geniş alanlar kaplayan ve yarı-çöl (desierto, matorral, chaparral) olarak adlandırılan bölgelerin bitkileridir. Yarı çöller ABD (Arizona çölü), Meksika (Sonoran çölü), Peru, Şili (Atacama çölü) ve diğer Güney Amerika ülkeleri ile Afrika'nın bir çok bölgesinde bulunur. Buralarda yıllık yağış çok az ve düzensizdir (200-500 mm/yıl). Tüm kaktüsler Amerika kıtalarının (kuzey ve güney) endemik bitkileridir. Diğer sukkulentler ise bütün kıtalarda yaygın olarak bulunurlar.

Kaktüsler daha mı az ilgi isterler?
Pek çok kişi, zaten oldukça olumsuz şartlarda yaşamakta olan bu bitkilerin hemen hiç ilgi gösterilmese de yaşayabileceklerini düşünürler, bir anlamda doğrudur, ihmal edilmeyi tolere edebilirler, ancak, kaktüsler de yaşayan canlılardır ve bakım gördükleri taktirde her yıl düzenli olarak çiçek açıp büyürler. Uzunca bir süre sulanmayan bir kaktüs, bir süre sonra uykuya geçecektir, bu da eğer uygun zaman değilse, bitkinin büyümesini durdurması anlamına gelecektir.Ne zaman çiçek açarlar?Kuru, çöl bölgelerinde uzun süren kuraklık dönemlerinde-ki bu kış ve yaz mevsimleri ile bahar aylarının önemli bir bölümüdür-kaktüsler uykuya geçerler. Kuraklık sorununu aşabilmek için kısa bir yaşam döngüsü kurgulamışlardır. Bu sayede, yağmurların başlamasıyla birlikte çabucak gelişip dallanıp, yapraklanıp çiçeklenirler ve bir aydan kısa bir süre zarfında tohum üretmeye başlarlar. Yanda bir Cereus, bu türün bazı bireyleri gece açan bitkilerdir. (noktürnal) çiçek çapları 25 cm’e kadar çıkabilir. Gece açanlar genellikle açık renklere sahiptirler, böylelikle tozlaşmayı sağlayabilmek adına, büyük kelebekler, yarasalar ve gece uçan bazı kuşların dikkatini daha kolay çekebilirler.

Her ne kadar genellikle çöl koşulları ile birlikte düşünülseler de, aslında tüm kaktüsler çöllerde yaşamazlar. Epifitik türlerden olan kaktüsler tropikal ormanlarda yaşayacak şekilde evrim geçirmişlerdir. Bu ortamda da su eksikliğinden çok, ışık eksikliği ile mücadele etmeyi öğrenmişlerdir. Örneğin, tropikal yağmur ormanlarında yaşayan ‘Epiphyllum’ türü kaktüsler, yukarıdaki sıkışık yaprak örtüsünün yarattığı gölge nedeniyle, daha fazla ışık alabilmek amacıyla yassılmış ve genişlemiş bir gövdeye sahiptirler, böylelikle daha fazla ışık almaya çalışırlar. Ayrıca, bu bitkiler ağaç gövdelerine tutunarak daha yükseklere tırmanarak, ışığa daha yakın olmayı başarırlar. Bir kaktüs yetiştiricisinin bu gibi detayları bilmesi, bitkinin orijinal ortamını tanıması ve baktığı bitkinin arzu ediyor olduğu ortamı sağlayabilmek, su, nem, toprak ve ışık koşullarını daha iyi tasarlamasına olanak verir.

Fotoğraflar : Eminönü Kuşçular ve Bitkiçiler pazarından..

Tavuk göğsü


Malzemeler:

1 lt. süt
3/4 margarin
1 su bardağı un
1 yemek kaşığı nişasta
1.5 su bardağı şeker
1 paket vanilya





Yapılışı:

Yağı geniş bir tencerede eritip unu ve nişastayı ilave edip kavruluncaya kadar karıştırıyoruz. Kalan tüm malzemeleri ilave edip muhallebi kıvamına gelene kadar biraz daha kavuruyoruz. Tencereyi ocaktan alıp mikser yardımıyla ılınana kadar çırpıyoruz. Köşeli bir borcamı sıvı yağla yağladıktan sonra muhallebiyi döküyoruz. Buzdolabında bir müddet soğuduktan sonra enine doğru dilimliyoruz. Dilimlerimizi hafif rulo şeklinde servis tabağına alıp üzerini tarçınla süsleyip servise sunuyoruz... Afiyet olsunnn ;)

12 Eylül 2009 Cumartesi

Supangle

Malzemeler:

1 lt. süt
1 su bardağı un
1.5 su bardağı şeker
2yemek kaşığı kakao
2yemek kaşığı damla çikolata
hindistan cevizi





Yapılışı:

Derin bir kaba soğuk sütle beraber unu, şekeri ve kakaoyu ilave edip karıştırıyoruz. Top top olmaması için mikserlede karıştırabiliriz. Daha sonra ocağa alıyoruz ve kaynayıncaya kadar karıştırıyoruz,sonra ocaktan alıp içine damla çikolatadan 2yemek kaşığı kadar ilave edip çok az karıştırıyoruz. Ben kaselerin içine evdeki kurabiyelerden 1er tane kırarak koydum ve üzerine supangleyi döktüm. Yerken daha lezzetli oldu.. Afiyet olsunn ;)







9 Eylül 2009 Çarşamba

Herşeyde Bir Hayır Var !

Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı.
İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
Bunda da bir hayır var!
Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye dogru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zaman ki sözünü söyledi:
Bunda da bir hayır var!
Kral acı ve öfkeyle bağırdı:
Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?
Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bagladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardi ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler.
Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanlar yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.
Sarayına döndügünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.
Haklıymışsın! dedi. Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış .İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü birşeydi. Hayır diye karşılık verdi arkadaşı. Bunda da bir hayır var!
Ne diyorsun Allah aşkına diye hayretle bağırdı kral Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir.?!
Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?
Ve sonrasını düşünsene.....

3 Eylül 2009 Perşembe

Örme Bikini

Merhaba örgü sever dostlarım :)
Yaza başlarken aklımda hep örgüden bikini yapma fikri vardı. Sonunda örmeye karar verdiğim gün kendimi tuhafiyede rengarenk ipliklere bakarken buldum. 4 renk ip aldım. Sarı, Krem, Turkuaz, Yeşil...
O muydu bu muydu derken sarı ipte karar verdim ve ortaya bu şirin bikini çıktı. Aslında boyuna çıkan iplerin altına çiçek motifi örüp ilave edecektim ama acilen tatile çıkmam gerektiği için yapamadım, zaten son gün bitirdim :)
Mesela sırttan bağlanan iplerin ucuna da çiçek motifleri dikilebilir.. Bir daha ki sefere daha süslü yapıcam :)
Size de tavsiye ederim gerçekten çok beğenildi ;)

2 Eylül 2009 Çarşamba

Eylül geldi, Hoş geldi :)



Eylül "ben geldim" dedi.

Hemen ilk günlerinde bizi yağmurla buluşturan Eylül ayını,
hangi model elbiselerle karşılayacağız bir bakalım..

Pastel tonların hakim olduğu elbiselerde mor renge ağırlık verilmiş..









Örgü elbiseler çok beğenilecek



kareli kumaş ;)
modeller..victoria's secret..

27 Ağustos 2009 Perşembe

Final Destination V

Veee.. Yeniden.. Final Destination !
Eğer sizde bir korku filmi tutkunuysanız bu filmi mutlaka görmelisiniz.. Önceki serileri muhteşem olan bu filmin 5.serisi 28 Ağustos'ta sinemalarda !
Yönetmen: David R. Ellis
Tür: Horror,Thriller
Ülke: USA
Dil: English
Slogan: Take the trip in Real D 3D
Konu: After a teen's premonition of a deadly race-car crash helps saves the lives of his peers, Death sets out to collect those who evaded their end.
Süre: 82 dk
Konusu : Nick ve arkadaşları haftasonunda araba yarışı izlemeye giderler. Bu sırada Nick yarışın yapıldığı stadyumda çok büyük bir kaza meydana geldiğini, insanların öldüğünü ve stadyumun izleyicilerin üzerine yıkıldığını görür.
Nick bu gördüklerinin birazdan yaşayacakları bir felaket olduğunu farkederek, 12 kişiyi kendisi ile birlikte stadyumdan çıkmaya ikna eder ve böylece kazadan kurtulmuş olurlar.
Ama ölüm yarım kalan işini bitirmek için geri döner. Stadyum kazasından kurtulanları çok daha korkunç kazalar beklemektedir...

27 Temmuz 2009 Pazartesi

İstanbul'da Yeşil




İstanbul ' da,

Yeşillikler içerisinde küçük şirin bir bahçe..

Yeğenim Emir,
Dedesi ve Anneannesiyle çok mutluuu :)






Fasülye sandığım sarmaşık çiçek

Sivri biber çiçeği

Dolmalık biber


Armut ağacı

Domates

Ayçiçeği
Elma ağacı

Sivri domates

21 Temmuz 2009 Salı

Yapıcı Konuşmalar İçin Önemli Kurallar

Yapıcı konuşmalar için 10 önemli kural

1. Hayat arkadaşınız üzerinde olumlu bir şekilde konuşun. Sürekli onun yaptığı hatalardan bahsetmek ilişki için bir zehirdir.

2. Dinlemek için kendinize zaman tanıyın. Hayat arkadaşınız konuştuğu zaman sözünü kesmeyin, söylemek istediklerini sonuna kadar dinleyin.

3. Konuştuğunuz zaman açık bir şekilde "ben" ifade şeklini kullanın. Örneğin, "Ben kendimi iyi hissetmiyorum, eğer sen..." ya da "Sen her zaman bunu yapıyorsun..." şeklindeki genel ifadeler karşınızdaki kişinin savunma pozisyonuna girmesine neden olur ve bu kavganın başlanıcı olur.

4. Karşınızdaki kişinin "ben" ifade tarzını, kendinize yönelen bir eleştiri olarak algılamadan onun bakış açısı olarak değerlendirin. Bu şekilde yapıcı bir konuşma mümkün olur.

5. Eşinize davranışlarından dolayı kompliman yapın ve sürekli "çorbada saç teli" aramayın.

6. Hangi noktalarda hemfikir olduğunuzu ön plana çıkarın. Varolan farklılıkların büyümesine izin vermeyin.

7. Konuşmak istediğiniz konuları kısa ve net bir şekilde masaya yatırın. Gerilere giderek olayı dramatikleştirmenin bir faydası olmaz.


8. Başladığınız konudan sapmayın. Eski hikayeleri yeniden konuşma konusu yapmayın.

9. Günlük yaşantıda eşinize hafif dokunarak ya da kompliman yaparak ona olan ilginizi gösterin. Bilhassa başka insanların yanında hayat arkadaşınızı mizahi ya da küçük düşürücü bir tarzla eleştirmeyin.

10. Samimi olun, ama saygıyla ve ölçüyü kaçırmadan davranmaya alıştırın kendinizi. Karşınızdaki kişinin yüzüne her şeyi patavatsızca söylemek barışa hizmet etmez.
Kaynak

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Aşık Muffin

MALZEMELER
1 su bardağı şeker
3 yumurta
1 çay bardağı nişasta
1 paket margarinin 3/1 si (eritiyoruz)
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 şeker kaşığı tarçın
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
Alabildiği kadar un

Üzeri için;
Çikolata sosu
Bonibon



HAZIRLANIŞI
Şeker, yumurta ve nişastayı mikser yardımıyla iyice çırpıyoruz. Erimiş margarini, yağı, sütü, unu da ilave edip karıştırıyoruz. Tarçın, vanilya ve kabartma tozunu da ilave edip çok az daha karıştırdıktan sonra, yağlı kağıt koyduğumuz muffin kalıplarına kaşık yardımıyla döküyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında kekimizi pişiyoruz. Çikolata sosunu soğumuş olan muffinlerin üzerine döktükten sonra bonibonla süslüyoruz.

Afiyet olsun !

Aşık Kurabiye

MALZEMELER
1 su bardağı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket margarinin 2/3 si (oda sıcaklığında)
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı mahlep
2 yumurta
Alabildiği kadar un

Üzeri için;
Susam, çörek otu


HAZIRLANIŞI
Sıvı yağı, margarini, iki yumurtanın beyazını, kabartma tozunu, mahlebi, tuzu, unla beraber karıştırıyoruz. Kulak memesi yumuşaklığı kıvamında hamur elde ediyoruz. Hamura kurabiye kalıplarıyla şekil verip tepsiye diziyoruz. İki yumurtanın sarısını da üzerlerine sürüp, susam ve çörek otunu serpiyoruz. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede pişiriyoruz. Hafif kızarınca tepsiyi fırından çıkartıp soğumaya bırakıyoruz.

Afiyet olsun !

11 Haziran 2009 Perşembe

Walt Disney - DisneyLand





WALT DISNEY DEYİNCE….
Uzun yıllar önce, Kansas City’de bir genç, gazete gazete dolaşıp çizdiği karikatürleri satmaya çalışıyordu. Ama bütün yazı işleri müdürleri sanki ağız birliği etmiş gibi, biraz da kaba bir dille, ona aynı şeyi söylüyorladı:
“Karikatüre yetenekli görünmüyorsun, neden bu işi unutup başka başka şeyler denemiyorsun?”
Ama karikatür, gencin hayatının rüyasıydı. İnsan biricik rüyasını, gayesini nasıl unutabilirdi? O karikatürü bıraksa bile, karikatür onu bırakmıyordu ki; geceleri rüyalarına giriyor, onu daha fazla yakalayıp kendine çekiyordu. Sonunda mahalli kiliselerden birinin rahibi, genci kilisedeki faaliyetlerin resimlerini çizmesi için küçük bir ücret karşılığı işe aldı. Ama çiçeği burnunda sanatçının bir stüdyoya ihtiyacı vardı. Hem resim çizebileceği hem de uyuyabileceği bir yer lazımdı ona. Allahtan ki, kilisenin eski garajı vardı; ama garaj kelimenin tam anlamıyla farelerin istilası altındaydı. Genç, burada yaşamak zorundaydı. Ama günlerini birlikte geçirdiği bu farelerden birisi, tıpkı o genç sanatçı gibi dünya çapında şöhrete kavuşacaktı. Dünyanın her tarafında tanınan bu fare Mickey Mouse, genç sanatçı ise hayatının rüyasını asla terk etmeyen Walt Disney 'di..

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Beyaz Mini Elbiseler

Yaz yaklaştıkça elbise giyme hevesimiz daha çok artıyor.. Ilık yaz akşamları, uçuşan etekler, bronz bacaklar :) İşte sezonun mini elbise modelleri :)





Blog Widget by LinkWithin