30 Nisan 2009 Perşembe

Kim Bu Evlerde Yaşamak İster?

ikiye ayrılmış ev :) kavga eden çiftler için düşünülmüş ve tasarlanmış :P

yazlık ev budur :)

içine girince insanın başı döner gibi geliyor ama en nihayetinde evin içine girildiğinde heryer dümdüz, ilginç :)


tamam binayı yaptınız, harika olmuş... o ağacın kökü kuruyunca ne olucak?
ben çok merak ettim şimdi :)

hansel ile gratel'in ormanda gördükleri ev gibi :P


takdire şayan :)

depreme ve fırtınaya dayanıksız ev :)

korku filmlerindeki o ev :)
bu eve adım atmam :)

adrenalin evi :)

çok sevimli görünüyor :)

yazlık :)
çok farklı ve yaratıcı bir fikir..
çok başarılı :)

enteresan :)


harkulade bir mimari.. bu evde korkmam işte..


manzarası şahane ama ulaşım nasıl sağlanır bilmiyorum :)
piknik sepeti ev :)


eminim bu evi çizen mimar çok ter atmıştır, yapan işçileri düşünemiyorum bile :)

29 Nisan 2009 Çarşamba

Gülümser Çocuklugum...

Merhaba!
Ben geldiiim :)
5 günlük İzmir-Bursa tatili (kardeşimin yemin töreni) dolayısıyla bloğuma pek uğrayamadım.. Evet kardeşimin, o küçücük paşamızın asker olduğunu görmek beni çok duygulandırdı.. Aklıma hep küçüklük hallerimiz, şakalaşmalarımız, yaramazlıklarımız, oyunlarımız geldi, duygulandım. Şimdi ise askerlik yaşına geldiğini, tığ gibi delikanlı olduğunu görünce yılların ne kadar çabuk geçtiğini daha iyi anlıyorum..
Sizlerle bir çocukluk şiiri paylaşıcam, keyifli okumalar dilerim :)
Gülümser çocuklugum...
Yikanan kizlarla sikir sikir;
Tatli sularda sazlarin ötesinden...
Sarisin ve bin bir gamze içinden,
Gülümser çocuklugum.
Demlenir çocuklugum;
Kara kömür sobalarin bögründe...
Buz ve bugu tutmus ince camlarin,
Üzerine hayatin ilk imzasi atilmis,
Arap kizlarinin camdan baktigi,
Yazilardan göz yasinin aktigi,
Küçük sicak odalarin dibinde,
Kara kömür sobalarin bögründe,
Demlenir çocuklugum...
Ürperir çocuklugum;
Tas atan sapanlardan,
Kamçili yaylilardan,
Kopkoyu kapkara uçurumlardan;
Haykirir gelecek çaglara dogru...
Iri yanaklarina gölgeler düser,
Ürperir çocuklugum...
Yorulur çocuklugum;
Bahçeler boyunca pedal çevirir,
Dag kokusu yüklü sulara atlar,
Kana kana içer, baliklarla yüzer.
Çaglayanlar ile kahkaha atar!
Küçük kizlara siirler derer!
Kan portakali: dogar ve batar!
Yorulur çocuklugum...
Uyuklar çocuklugum...
Yorgunlukla duasini unutmaz:
'Bismillahi birsin! ve daima nursun!
Bin bir atli kapimda dursun!
Düsmanlarim öte gitsin
Meleklerim beri gelsin! '
Bin bir atliyi görür, güvenir,
Uyuklar çocuklugum.
Hislenir çocuklugum!
Uzaklarda kalmis köylere dogru,
Derinden derine gögüs geçirir;
Tanik bulundugu asklari anar,
Daglar koyagindaki kudurmus yesilleri...
Çürümüs bir saman kokusu gelir,
Civil civil dere yataklarindan...
Kekik ve sevdayi tasiyan rüzgar,
Beni nerde olsa, bulur mu bulur!
Ala geyik gibi süzülür zaman,
Seyrek meselerin araligindan...
Hislenir çocuklugum.
Üzülür çocuklugum....
Sögütlerin akan suya degdigi,
Günesin hep tarlalardan dogdugu,
O beldede, çocukluguna dalar,
Yagmur bosanir hatiralara,
Ugradigi haksizliklari anar...
Bosa geçen zamanlarina yanar,
Üzülür çocuklugum...
Bölünür çocuklugum!
Sokaklara, uzak, yakin illere...
Bilgisiz, kitapsiz, sevgisiz küçüklere...
Çocuklugum bütün çocuklar olur!
Dermansiz körpeler sararir issizlikta,
Mezarliklar çocuk dolar.
Gönlümde kahkaha ve feryat donar!
Bölünür çocuklugum...

Orhan Seyfi Sirin

22 Nisan 2009 Çarşamba

Ray-Ban 2009 Wayfarer Gözlük Modeli


Güneş'in hava sıcaklığını arttırmasıyla beraber gelen ilkbahar ve yaz aylarında Güneş'in etkisinden korunmak için gözlüğe bu aylarda daha çok ihtiyaç duyarız..


Bu yıl bir çok markanın 2009 koleksiyonunu sunmaya başlaması kullanıcıların kafalarını biraz karıştıracağa benziyor..



Ray-Ban bu yıl koleksiyonuna kişiselleştirilebilir bir aksesuar eklemiş. Gerçekten çok ilgi çekecek gibi. Rengarenk kalemlerle kendi hayal gücünüze göre tasarlayabildiğiniz çerçeveler.. Bu çerçeveler bana sinema salonlarında 3boyutlu film izlerken kullandığımız gözlükleri anımsattı ama çok eğlencelii :)



Koleksiyonun rengarenk modelleri bizlere şimdiden yaz aylarını yaşatıyor :)












21 Nisan 2009 Salı

Doğa Bebek !!

Merhaba ben Doğa !


Merhaba Doğa'cım Hoşgeldin..

Bluzun çimen yeşili..
Bluzunun deseni orman yeşili..
Eteğin ve yeleğin deniz mavisi..

Renklerini doğadan aldığın için ismini Doğa koydum :)




Önden görüntüsü

Yapılışını Betül'den öğrendiğim Amigurumi oyuncaklarının ilk modelini bitirdim. Gerçekten yaparken inanılmaz keyif yaşatan bir Japon Örgü Sanatı. Bir an evvel bitmesi için elimden gelen gayreti gösterdim. Bir an evvel bitsin ve ortaya çıkan yeni bebeğimi sizlerle paylaşabiliyim.. diye uğraştım.. Uğraşıma da fazlasıyla değdi..

Umarım sizlerde benim gibi beğenmişsinizdir :)
Yalnızca çocukların oynaması için değil, süs olarak veya hediye olarakta çok değerli bir sanat Amigurumi :)
Arkadan görüntüsü

20 Nisan 2009 Pazartesi

Boş küfe..

Dede bir de şu hikayeyi anlattı;

Yaşlı bir çift oğullarıyla birlikte küçük bir kasabada yaşıyormuş.. Aradan yıllar geçmiş ve yaşlı nine vefat etmiş.. Oğul daha fazla ilgilenmek istemediği babasını bir küfeye koymuş ve kasabanın ucra bir köşesindeki nehir kenarına bırakıvermiş..
Dede;
- "sağol oğlum zahmet oldu beni buraya kadar sırtında taşıdın." demiş.
Oğlu;
-"ne zahmeti babalık benim için zevkti, yeter ki uzak ol." demiş.
Dede;
-"oğlum giderken bu boş küfeyi de yanında götür."demiş.
Oğlu;
-"ben napıcam o eski küfeyi? kalsın sende."demiş.
Dede;
-"al oğlum al, ilerde oğlun seni taşırken lazım olacak."demiş.
Oğlu yaptığı büyük hatayı anlamış ve içi cız ede ede yeniden küfesine büyük bir özenle yerleştirdiği babasını evinin baş köşesine oturtmuş...

Teşekkürler Dede iyi ki anlattın bu anonim hikayeyi............. :)

İhtiyarlık..

Yokuşa yüzün yok, inişe dizin,
Uzağı yakını pek görmez gözün,
Sanki bize tarif olur sözün,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Ağrıdan sızıdan durmaz yakının,
Çare arar, sağa sola bakınır,
Az yese çok yese hemen dokunur,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Yedek parçan olur iğne şurup,
Ne faydası var ne yaparsan yap,
İflas etmiş ciğer, yorulmuş bir kalp,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Dizler titrer, sonra belin bükülür,
Damarlarından sıcak kanın çekilir,
Saç sakal ağırır, dişler dökülür,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Ayakların baston ile üç olur,
Gençlikte koştuğun günler hiç olur,
Konuşsan suç olur, sussan suç olur,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Arkadaşın olur evde çocuklar,
Eşin dostun seni arada yoklar,
Torunların alır bastonu saklar,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Biri ölüp ayrıldı ise eşinden,
Kalan gitmek ister onun peşinden,
Çıkaramaz hayalinden düşünden,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Ne çabuk geçiyor baharlar güzler,
Zamanın akımına uymuşuz bizler,
İnsan yaşlanınca ölümü gözler,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Yaşlılara değil yalnız bu sözüm,
Gençlerde yaşlanır, darılma kızım,
Senin de buruşur elin ve yüzün,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..

Elibol'un sözün, yabana atma,
Doğru yolu koyup, eğriye sapma,
Günahlardan sakın, harama bakma,
İhtiyarlık başa geldiği zaman!..
KAYNAK: Elibol soyisimli bir yazara aittir.
Dün komşumuza babası gelmişti. Biz de ailecek *bahçeye gidiyorduk o dedeyi de bizimle gelmesi için davet ettik.. Masada çaylarımızı yudumlayacağımız vakit dede birden bire cebinden çıkardığı bu şiiri okumam için bana uzattı.. Okudum ve çok etkilendiğim için sizlerle paylaşmak istedim..
*meyveler olunca tanıtıcam :)

17 Nisan 2009 Cuma

Ödüllendirildim :)

Sevgili ŞuŞu' nun benim için hazırlamış olduğu ödül için çok teşekkür ederim :)

Bu benim ilk smart blogger ödülüm ve benim için çok anlamlı :)

Senden almak beni daha da mutlu etti :)

kural 1 - ödülü veren kişinin linkini yayınlamak: ŞuŞu :)

kural 2 - eee hediyeyi aldın öyle çekip gitmek yok paylaşmak lazım değil mi? :)

Ödüllendirdiğim Bloglar:













kural 3 - birde ödülün sahiplerini bir haberdar ederseniz süper olacak. Onu da yaptım :)

15 Nisan 2009 Çarşamba

İlkbahar'da İstanbul..

İlkbahar gelince insanın içine tarif edilemez bir mutluluk dolar..

Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte ağaçların yeşillenmesi, kuşların cıvıldaması, heryerde açan rengarenk çiçekler insanlara birden bire 6000 wolt enerji verilmiş gibi hissettirir.. Günlerin uzamaya başlaması da apayrı bir mutluluktur. Böylece ilkbahar aylarında etrafımızda bi sürü mutlu ve gülücük dağıtan insan görmemiz gayet normaldir :)

Bende o bahsettiğim insanlar arasına girerek İstanbul'un tarih kokulu semtlerini sokak sokak gezdim :)

Eminönü - Beyazıt - Sirkeci
Kapalıçarşı - Mısır Çarşısı - Beyazıt Camii - Beyazıt Meydanı İÜ - Sultanahmet Camii - Ayasofya Camii - Gülhane Parkı - Çemberlitaş - Dikilitaş'tan Manzaralar....

Kapalı çarşıdaki bir kilimcinin vitrini

Çarık ve şallarla süslenmiş bir tezgah (Kapalıçarşı)

Matruşkalar (Kapalıçarşı)

Sedef işlemeli mücevher kutuları (Kapalıçarşı)


Nargileler (Kapalıçarşı)

Çok güzel çantalar (Kapalıçarşı)

Desenli tabaklar, çiniler (Kapalıçarşı)

Çorlu'lu Ali Paşa Medresesi (Çemberlitaş)

Beyazıt Meydanı

Beyazıt Camii

Kapalıçarşı'da bir kumaşçı

Vazo ve tabaklar (Kapalıçarşı)




ohhh.....








missss.....





Gülhane Parkı'ndaki Havuz
Arkadaşım Tuğba havuzu çekerken, benim onu çektiğimden haberi yoktu :)

Leylek yuvaları

Çemberlitaş'ta restaurantların bulunduğu bir sokak

Ayasofya Camii ve turistler
Poz vermişlerdi, dayanamadım bende çektim :)

Sultanahmet Meydanı'ndaki pembe laleler

Sultanahmet Camii

Sultanahmet Meydanı'ndaki kuşların ziyafeti :)

Gülhane Parkı

Güneşi gören karıncalar :)

Hamur açan teyze :)

Kilim dokuyan amca :)

Ayasofya Meydanı'ndan bir görüntü
2kişilik çaydanlığımızla boğaza doğru enfes bir çay keyfiyle gezimizi sonlandırdık..
Setüstü Çay Bahçesi - Gülhane


Bir şiirdir İSTANBUL..





Blog Widget by LinkWithin