İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2010 Çarşamba

Yaz kahvaltısı

Cumartesi - Pazar kahvaltıları çok özeldir çalışanlar için. Yaz aylarında doğayla içiçe kahvaltı yapmak özellikle çalışanlar için huzur vericidir. Bütün hafta boyunca metropol şehirin verdiği yorgunluktan en iyi dinlenerek ve sıkı bir kahvaltı ile kurtuluruz.                                                                                      
      İşte sizlere İstanbul'daki en kaliteli 3 kahvaltı mekanı:

FOUR SEASONS BOSPHORUS
Türk, Amerikan continental

Sakız sardunyalar ve ortancalar arasında, Beşiktaş’ın Boğaz manzarası eşliğinde Four Seasons’ta keyifli bir kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz. Dışarıdan gelen konuklar için kahvaltı, 6.00-11.00 arasında. Hafta sonu, özellikle pazar günleri, yoğun olduğundan rezervasyon gerekiyor. Türk, Amerikan, continental kahvaltının yanı sıra sağlıklı kahvaltı da bulunmakta. İster açık büfeden, isterseniz set mönü olarak alabilirsiniz. Çay, kahve ve meşrubat ikramları sınırsız. Kapalı ve açık iki ayrı mekânı var. Kahvaltı fiyatları 45-55 lira arasında. Tel: (212) 381 40 00

MANGERİE
Gece yarısı kahvaltısı

Bebek’ten Boğaz manzaralı bir mekân daha. Mangerie’de kahvaltı keyfi 8.00’de başlayıp 23.00’e kadar sürüyor. Kahvaltı tabağı 30 lira. Ekstra istekler yapılabiliyor. Yumurta çeşitlerinden tost çeşitlerine ve pancake ile reçel alternatiflerine kadar birçok lezzet bulabilirsiniz. Müdavimleri kahvaltıda en çok Mangerie kahvaltı ve pancake tercih ediyor. Tel: (212)263 51 99.


ÇIRAĞAN SARAYI KEMPİNSKİ
200 çeşit var

Kahvaltı servisi Laledan Restoran’da. Yaz aylarında terası tercih edecekler, rezervasyon yaptırmalı. Her gün 7.00-11.00 arası, 200 çeşit organik ürünün olduğu açık büfe kahvaltı var. Kişi başı 48 euro. Tel:(212)326 46 46


27 Temmuz 2009 Pazartesi

İstanbul'da Yeşil




İstanbul ' da,

Yeşillikler içerisinde küçük şirin bir bahçe..

Yeğenim Emir,
Dedesi ve Anneannesiyle çok mutluuu :)






Fasülye sandığım sarmaşık çiçek

Sivri biber çiçeği

Dolmalık biber


Armut ağacı

Domates

Ayçiçeği
Elma ağacı

Sivri domates

15 Nisan 2009 Çarşamba

İlkbahar'da İstanbul..

İlkbahar gelince insanın içine tarif edilemez bir mutluluk dolar..

Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte ağaçların yeşillenmesi, kuşların cıvıldaması, heryerde açan rengarenk çiçekler insanlara birden bire 6000 wolt enerji verilmiş gibi hissettirir.. Günlerin uzamaya başlaması da apayrı bir mutluluktur. Böylece ilkbahar aylarında etrafımızda bi sürü mutlu ve gülücük dağıtan insan görmemiz gayet normaldir :)

Bende o bahsettiğim insanlar arasına girerek İstanbul'un tarih kokulu semtlerini sokak sokak gezdim :)

Eminönü - Beyazıt - Sirkeci
Kapalıçarşı - Mısır Çarşısı - Beyazıt Camii - Beyazıt Meydanı İÜ - Sultanahmet Camii - Ayasofya Camii - Gülhane Parkı - Çemberlitaş - Dikilitaş'tan Manzaralar....

Kapalı çarşıdaki bir kilimcinin vitrini

Çarık ve şallarla süslenmiş bir tezgah (Kapalıçarşı)

Matruşkalar (Kapalıçarşı)

Sedef işlemeli mücevher kutuları (Kapalıçarşı)


Nargileler (Kapalıçarşı)

Çok güzel çantalar (Kapalıçarşı)

Desenli tabaklar, çiniler (Kapalıçarşı)

Çorlu'lu Ali Paşa Medresesi (Çemberlitaş)

Beyazıt Meydanı

Beyazıt Camii

Kapalıçarşı'da bir kumaşçı

Vazo ve tabaklar (Kapalıçarşı)




ohhh.....








missss.....





Gülhane Parkı'ndaki Havuz
Arkadaşım Tuğba havuzu çekerken, benim onu çektiğimden haberi yoktu :)

Leylek yuvaları

Çemberlitaş'ta restaurantların bulunduğu bir sokak

Ayasofya Camii ve turistler
Poz vermişlerdi, dayanamadım bende çektim :)

Sultanahmet Meydanı'ndaki pembe laleler

Sultanahmet Camii

Sultanahmet Meydanı'ndaki kuşların ziyafeti :)

Gülhane Parkı

Güneşi gören karıncalar :)

Hamur açan teyze :)

Kilim dokuyan amca :)

Ayasofya Meydanı'ndan bir görüntü
2kişilik çaydanlığımızla boğaza doğru enfes bir çay keyfiyle gezimizi sonlandırdık..
Setüstü Çay Bahçesi - Gülhane


Bir şiirdir İSTANBUL..





31 Mart 2009 Salı

Canım İstanbul


CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpda dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava,renk,eda,iklim, O benim, zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş, ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale...
İstanbul, canım benim; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul.
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutda şaha kalkmış Fatih'den kalma kır at, Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat. Şahadet parmağıdır göğe doğru minare, Her bakışta o mana : öleceğiz ne çare? Hayatdan canlı ölüm, günahdan baskın rahmet, Beyoğlun tepinirken ağlar Karacaahmet...O manayı bul da bul !
İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul....
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular, yalının alt katına misafir; Yeni dünya'dan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar; Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar. Bir ses, bilemem tanbur gibi mi,ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "katibim" i...Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak, İstanbul, İstanbul...Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler. Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Ada'da rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak, hisarlarda oklar çıkar yayından, Halâ çığlıklar gelir Topkapı sarayı'ndan. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul...
Necip Fazıl Kısakürek
Blog Widget by LinkWithin